Özel Ege Lisesi Kurucu Temsilcisi Yansı Eraslan, 2024-2025 öğretim yılının son salon dersinde Özel Ege Lisesi öğrencileriyle bir araya geldi. Eraslan, gençlerle birlikte olmaktan her zaman memnuniyet duyduğunu belirterek ayrımcı dil içermeyen, saygı çerçevesindeki her sorunun salon dersinin konusu olabileceğini söyledi.

Giriş konuşmasının ardından soru cevap kısmına geçilirken öğrencilerin sorduğu ufuk açıcı soruların başlıkları arasında, “Türk seçmen yapısı ve son seçimlerdeki tutumu, Türkiye’deki terör sorunu ve PKK’nın silah bırakma açıklaması, Türkiye’nin Orta Doğu politikaları, ABD Başkanı Donald Trump’ın izlediği politikalar, 1992 yılında ABD tarafından vurulan Türk donanmasına ait TCG Muavenet gemisi ve son dönemde ülke gündemini meşgul eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi yolsuzluk iddiaları” yer aldı.

Türk Seçmeni Pragmatisttir, Dar Kalıba Sığmaz

Öğrencilerden gelen ilk soru, Türkiye’de seçmenin büyük çoğunluğunun merkez sağ siyasete yakın olduğu ancak son genel ve yerel seçimlerdeki neticelere bakıldığında seçmen kanaatinin iki farklı şekilde tezahür etmesi üzerineydi.

Kurucu Temsilcisi Eraslan, seçmenin yerel ve genel seçimlerde farklı davranabildiğini, bunun ideolojik değil daha çok pragmatik gerekçelere dayandığını vurguladı.

1946 seçimlerinin ardından sol ya da sosyal demokrat çizgideki hiçbir partinin tek başına iktidar olamadığını hatırlatan Eraslan, Türkiye’de siyasetin merkezde yapıldığını ve seçmenin de tercihini uzun yıllardır merkez sağ çizgisinde kullandığını belirtti.

Yerel seçimlerde hizmet beklentisinin öne çıkması gerektiğine dikkat çeken Eraslan, siyasi iktidarları ikaz etmek isteyen seçmenin zaman zaman bu uyarısını yerel seçimlerde yaptığının dikkat çektiğini ifade etti.  Bununla birlikte ülkenin yönetim kadrolarının kararlaştırıldığı genel seçimlerle yerel seçimlerin karakterinin karıştırılmaması gerektiğini söyledi.  Yerel seçimlerde mahalledeki çöpü kim toplayacak, parkı ve yolları kim düzenleyecek, su kesintisi olacak mı ve benzeri gündelik hayatı etkileyen konular seçmenin kararında belirleyici oluyor, şeklinde konuştu.

2023 genel seçimlerinde seçmenin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ülke yönetimi konusunda yeniden güvenoyu verdiğini belirten Eraslan, 2024 yerel seçimlerinde ise Adalet ve Kalkınma Partisi’ne bir uyarı yaptığını söyledi.

İdris Küçükömer’in “Türkiye’de sol aslında sağdır, sağ aslında soldur” tespitine atıfta bulunan Eraslan, Türkiye’de sağ-sol ayrımının Batı’daki karşılıklarıyla birebir örtüşmediğini, partilere yönelik tanımların sosyolojik olarak her zaman anlamlı sonuçlar vermediğini niteledi.

Terör Konusu Yaz Sonunda Türkiye’nin İstediği Gibi Sonuçlanacak

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin PKK’yı silah bırakmaya davet etmesiyle başlayan ve terör örgütünün silah bırakacağını açıklamasıyla seyreden sürece ilişkin görüşleri sorulan Eraslan, konunun taze olduğunu ve şu an net çıkarımlar yapmanın kolay olmadığı belirtti. Siyasi gelişmeler açısından sıcak bir yaz dönemi yaşanacağını belirten Eraslan, sürecin özellikle Suriye ve Irak ayağının Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Genelkurmay Başkanlığı öncülüğünde şekilleneceğini söyledi.

Terör kanadında “kurnazlıklar” görüldüğünü ifade eden Eraslan, “PKK silah bıraktı ama bu YPG’yi (Suriye’deki ayrılıkçı silahlı Kürt grup) kapsamaz” diyenlerin olduğunu belirterek, laf cambazlığı yaparak Türk devletinin kandırılamayacağını ifade etti. Irak ve Suriye’deki ayrılıkçı Kürt yapıların zamanında PKK’nın himayesinde güçlendiği bilgisini veren Eraslan, Suriye’deki YPG’nin ABD’nin desteğiyle bugünkü gücüne ulaştığını, Kandil’in ise Avrupa’nın siyasi koruması altında ve kaygan bir zeminde hareket ettiğini söyledi.  Bugün ise Türkiye’nin ele aldığı terör sorununda daha çok Suriye sahasının tartışıldığını vurguladı.

Eraslan, terör unsurlarının Suriye’de yeni kurulmakta olan merkezi yapıya entegre edilerek etkisiz hale getirilmesi yönünde MİT ve devlet kademelerinin ortak kanaate sahip olduğunu ekledi.

Çeşitli istihbarat raporlarına göre terör örgütünün dağ kadrosunda 4 ile 6 bin arası terörist bulunduğunu, bunların 60’a yakınının üst düzey yönetici kadrosunda yer aldığı bilgisini veren Eraslan, Türkiye’nin bu sözde yöneticilerin ülkeye girişine kesin olarak karşı olduğunu belirtti.

Öğrencilere Kuzey İrlanda’da yaşanan benzer süreçleri hatırlatan Eraslan, Sinn Féin (İrlanda’da bir siyasi parti) lideri Gerry Adams’ın bir dönem İrlanda Kurtuluş Ordusu (IRA) yönetiminde olduğunu belirterek “Kendisi izleyen yıllarda Kuzey İrlanda siyasetinde görevler aldı. Fakat Türkiye bu derece hassasiyet gösterdiği bir konuda benzer bir modeli kabul edecek siyasi ve sosyolojik zemine sahip değil” dedi. Terörist sözde üst kadro için üçüncü dünya ülkelerinde ya da Avrupa’nın kuzeyinde bir ikamet alanı bulunmaya çalışıldığını belirtti. Eraslan, eline silah almamış ve daha alt düzeyde faaliyet göstermiş kişiler için ise MİT’in titiz bir filtrasyon süreciyle değerlendirme yapacağını belirtti.

TSK Şu Anda Dünyanın En Muharip Orduları Arasındadır

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) envanterinde yer alan birtakım silah ve teçhizatın 1980’li yıllar ve daha eski tarihlere ait olduğu ve TSK’nın modernizasyon süreci hakkında gelen soruyu yanıtlayan Eraslan, bunun teknik bir soru olduğunu ve uzmanlarca değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Yalnızca Türkiye’nin değil dünya genelindeki birçok ordunun benzer bir modernizasyon sürecinden geçtiğinin altını çizen Eraslan, Almanya genelkurmay başkanı ve savunma bakanının geçmişteki açıklamalarına atıfla, bir zamanlar övünülen Alman tank teknolojilerinin bile günümüz ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığını hatırlattı.  Ağır silahlar ve savunma teknolojisinin dışında silah ve mermi konusunu da içeren soruya cevap veren Eraslan, Samsun Yurt Savunma bünyesinde faaliyet gösteren Canik marka tabancaların ABD'ye ihracatına değinerek bu kalitede silah üreten ve yurt dışına satış yapabilen bir ülkenin kendi içinde düşük bir teknolojik seviyede kalmasının düşünülemeyeceğini vurguladı.  Modernizasyonun barış zamanlarında dahi orduların savaş koşullarına hazırlıklı tutulabilmesi için zorunlu olduğunu ifade eden Eraslan, Türkiye’nin operasyonel kabiliyeti ve askeri tecrübesiyle dünyanın en muharip orduları arasında yer aldığını ifade etti.

TSK’daki tüm silah sistemlerinin eski teknolojiye dayandığını varsaymanın yanıltıcı olacağını ifade eden Eraslan, Türkiye’nin savunma sanayisinde İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) teknolojileri, tank motorları, denizaltı sistemleri, haberleşme altyapısı ve yeni nesil silahlar gibi pek çok alanda kayda değer bir ilerleme sağladığını, bu ürünlerin ihracat potansiyeline ulaştığını dile getirdi. Bu kapasitenin özellikle Libya’da, Azerbaycan-Ermenistan 44 Gün Savaşında ve Ukrayna-Rusya Savaşında net biçimde görüldüğüne işaret etti.

Geçmişten Bir Örnek:  Ekonomik Gidişat Kötü Olursa Seçmen Milliyetçi Tonlara Kayar

Öğrencilerden gelen, Avrupa’da aşırı sağın yükselişi ve özellikle Almanya’da göçmen karşıtı politikalar ile bilinen Almanya İçin Alternatif Partisi’nin (AfD) oylarının artmasıyla ilgili soruyu yanıtlayan Eraslan, bu gelişmenin tarihsel bir örüntüye oturduğunu ifade ederek Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arası dönemde birçok Avrupa ülkesinde otoriter ve faşist partilerin yükselişe geçtiğini hatırlattı.

Versay Antlaşması’nın Almanya üzerinde yarattığı toplumsal baskının Nasyonal Sosyalist Parti’nin yükselişine zemin hazırladığını hatırlatan Eraslan, bu sürecin sağ-sol ayrımının klasik kategorilerle açıklanamayacağını gösterdiğine işaret etti. Bugün Avrupa’da yaşanan ekonomik daralma, işsizlik ve gençlerin gelecek kaygısının toplumu daha radikal ve popülist söylemlere açık hâle getirdiğini belirtti.  Seçmenin ekonomik kriz dönemlerinde milliyetçiliğe yönelme eğilimi gösterdiğini vurguladı.

Eraslan, tarihsel örnekler üzerinden yürüttüğü değerlendirmesinde otoriter rejimlerin belirli dönemlerde ekonomik büyüme sağlayabildiğine dikkat çekti. 1930’larda Almanya, İtalya ve Sovyetler Birliği’nin kalkınma hamlelerinin “liberal demokrasi kalkınmanın ön koşulu mudur?” sorusunu yeniden gündeme taşıdığını ifade etti.  Faşist İtalya’nın uyguladığı korporatist modelin kısa vadede büyüme sağlayabildiğini hatırlatarak özgürlük ile kalkınma arasındaki ilişkinin her zaman doğrusal bir zemin üzerine oturmayacağını dile getirdi.

Günümüz Almanya'sının sanayi üretiminde yaşadığı gerilemeye de değinen Eraslan, özellikle otomotiv ve makine sektörlerinde rekabet gücünün zayıfladığını ifade etti. Uzak Doğu ülkelerinin elektrikli araç üretiminde gösterdiği atılımın Almanya’nın otomotiv sektöründeki üstünlüğünü de sona erdirdiğini açıkladı. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre Almanya gibi gelişmiş ülkelerin büyüme oranlarının %0,5 ila %1 arasında seyrettiğini, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ise %3-4 arasında büyüdüğünü belirtti.

 

Trump’ın Arkasındaki Gücü Bilmeden Onu Anlamak Zor!

ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya ile yakınlaşarak Ukrayna meselesinde sert çıkışlar yapmasının küresel çaptaki etkileri hakkında gelen soruya yanıt veren Yansı Eraslan, Amerika’nın Çin ile küresel yönetim ve ekonomik rekabet anlamında net bir mutabakata varmadığını ancak sürecin pazarlık temelinde ilerlediğini ifade etti.

Trump’ın başkan olmasını sağlayan gücü ve arkasındaki yapıyı anlamadan onun fevri çıkışlarını, söylemlerini ve geleneksel siyaset dilinden sapmalarını kavramanın zor olacağını belirten Eraslan, bu yapının yalnızca Amerika’da değil dünyanın birçok bölgesinde etkili olan küreselcilere karşı pozisyon aldığını vurguladı.

Eraslan, Amerikan devlet aygıtı içerisinde de küreselci yapıların etkili olduğunu, örnek olarak eski FBI başkanının sıkı bir küreselci olarak bilindiğini ve adının Trump’a yönelik suikast girişimi dosyalarında geçtiğini ifade etti. İlgili kişilerin küreselci olduğunu anlamanın kolay olmadığını belirten Eraslan, bu yapıların ideolojik eğilimlerinin ancak gazete yazıları, parlatılan kitaplar ve siyasi demeçler üzerinden dikkatli bir okumayla anlaşılabileceğini dile getirdi.

Kent İnsanını Kandırmak Artık Daha Kolay!

Eraslan, Birinci Dünya Savaşında İtilaf ve İttifak Devletleri çarpıştığında da Yalta Konferansı sırasında da benzer küresel etkilerin söz konusu olduğunu hatırlattı; isimlerin değiştiğini, mücadelenin özünde yine küresel ve ekonomik savaş olduğunu belirtti.

Küreselcilerin bugün dünyadaki güç merkezlerinin önemli bir bölümünü kontrol ettiğini ifade eden Eraslan, silah, para ve enerji sektörlerinin büyük ölçüde bu yapılar tarafından yönetildiğine dikkat çekti.  Bu yapılanmadan medyanın da dışlanmaması gerektiğini ifade eden Eraslan, New York Times gazetesini örnek göstererek gazetenin sahibi olan yahudi kökenli Sulzberger ailesinin düzenli olarak siyonist propaganda yaptığını belirtti.  Benzer şekilde Der Spiegel’in belki de dünyadaki en etkili katolik yayın organı olduğunu ve Almanya’da ciddi bir gücü temsil ettiğini hatırlatan Eraslan, bu grubun Pentagon ile çok yakın ilişkiler içinde olduğunu ekledi.  Türkiye’de Doğan Grubu’nu örnek gösteren Eraslan, grubun Demirören ailesine satılmadan önce Almanya merkezli Axel Springer ile ortaklığı ve güçlü bağları olduğunu belirtti.  Bu yapının da yahudi çıkarlarını koruyan küreselci bir medya ağı olduğunu ifade etti.

Wall Street Journal’ın muhafazakâr bir yayın çizgisine sahip olmasına rağmen hemen hemen daima küreselci bir tutum izlediğini belirten Eraslan, medya organlarının yalnızca içerikleriyle değil arkasındaki yapılarla da değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Ne dinlenir, izlenir ve okunursa okunsun arka plandaki zihinsel haritanın bilinmemesi hâlinde manipülasyona açık hâle gelineceğini vurgulayan Eraslan, özellikle modern kentli insanın dezenformasyona çok daha kolay maruz kaldığına dikkat çekti.

 

Herkes Gücü Kadar Konuşur

1992 yılında Türk donanmasına ait TCG Muavenet gemisinin ABD tarafından savaş füzeleriyle vurulduğu, olayın ardından Amerikan tarafının bu saldırının bir “yanlışlık” sonucu gerçekleştiğini öne sürdüğünü ancak ABD’nin kendi içinde yürüttüğü süreçlerde hiçbir sorumluluk kabul etmediği sorusu üzerine Eraslan, bir savaş gemisinden füze ateşlenmesi sürecinde pek çok aşamadan oluşan bir komuta onay zincirinin bulunduğunu belirtti.  Bu tür operasyonların “yanlış tuşa basmakla” açıklanamayacak kadar karmaşık ve kontrollü işlemler olduğunun altını çizen Eraslan, Muavenet’in kasıtlı olarak vurulduğunu ancak o dönemde Türkiye'nin ABD'yi tazminata ya da uluslararası alanda özür dilemeye zorlayacak güçte olmadığını dile getirdi.

Uluslararası ilişkilerde “heyheylenerek ve kabadayılıkla” sonuç alınamayacağını belirten Eraslan, günümüz dünyasında realizmin, yani güç ve çıkar temelli yaklaşımın en geçerli siyaset bilimi argümanı olduğunu vurguladı.  Harvard Üniversitesi Kennedy School eski dekanlarından Joseph Nye’ın “yumuşak güç” kavramına atıf yapan Eraslan, uluslararası ilişkilerde bugün ise yalnızca sert gücün değil kültür, yaşam tarzı, edebiyat, sinema, ekonomik kurumlar gibi unsurların da etkili olduğunu hatırlattı.  Nye’ın görüşlerine dayanarak “gücün kadar konuşursun” anlayışının sadece silah ya da ekonomiyle sınırlı olmaması gerektiğini ifade etti.

Türkiye’nin Ermenistan-Azerbaycan Savaşı, Libya, Suriye, Irak ve Somali gibi sahalarda varlık göstermesi eleştirilerine karşılık bu faaliyetlerin bir güç projeksiyonu ve çarpanı olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Eraslan, yalnızca sert güce değil ekonomik kapasiteye ve eğitimin niteliğine de vurgu yaptı.  Türkiye’nin bu nedenle çok sayıda coğrafyada faaliyet gösterdiğini ve gücüne güç katma arayışını sürdürdüğünü dile getirdi.

Kurumsallaşmış Yolsuzluk Sorununu Çözmeliyiz!

İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk operasyonları ve İBB Başkanına siyaseten itibar suikastı yapılıp yapılmadığına yönelik soruya Eraslan, İBB Başkanının cumhurbaşkanlığı adaylığını duyurmasının ardından hakkında bir operasyon başlatıldığı yönündeki iddialara katılmadığını, bunun tam tersinin daha makul bir teori olduğunu ifade etti.

Yaşanan sürecin daha çok CHP içindeki güç mücadelesi şeklinde geliştiğine, tüm ihbarların ve sunulan delillerin bu partide görev alanlar tarafından hukuk makamlarına iletildiğine dikkat çeken Eraslan, bu olayda meseleye iktidar ya da muhalefet ekseninden değil büyük bir yolsuzluk organizasyonunun çözülmesi yönünden bakmak gerektiğini, bununla birlikte iktidar partisinin muhalefet tarafındaki bu gelişmelerden siyasi fayda sağlamaya çalıştığının da açık olduğunu ifade etti.

Türkiye’de esas problemin kurumsallaşmış yolsuzluk olduğunu vurgulayan Eraslan, bunun yalnızca bugünle sınırlı olmadığını ve yolsuzluğun ne yazık ki yaşamsal bir gerçeklik olduğunu ifade etti.

Türkiye 50 Yıllık Projeksiyonlar Ortaya Koymaktadır

Türkiye'nin Somali ve Suriye gibi ülkelerdeki faaliyetlerinin ekonomik getirileri hakkında fikri sorulan Eraslan, bu hamlelerin orta vadede çok önemli sonuçlar doğuracağına inandığını belirtti.  Bu faaliyetlerin ülkemizin 50 yıllık projeksiyonlarını güçlü biçimde yansıttığını dile getiren Eraslan, Türkiye’nin Somali kıyısında deniz üssüne sahip olduğunu, yakın gelecekte Somali ile birlikte Münhasır Ekonomik Bölgede doğalgaz çıkarma planlarının bulunduğunu kaydetti. Çıkartılacak gazın %70'inin Somali’ye, %30’unun ise Türkiye’ye ait olmasının planlandığını, Türkiye’nin bu süreçte emperyalist ülkeler gibi davranmayarak ve adil ortaklıklar kurarak hem gönül hem de müttefikler kazandığını ifade etti.

Haberler
03 / 06 / 2025
Kurucu Temsilcisi Yansı Eraslan'ın Salon Dersi

Özel Ege Lisesi Kurucu Temsilcisi Yansı Eraslan, 2024-2025 öğretim yılının son salon dersinde Özel Ege Lisesi öğrencileriyle bir araya geldi. Eraslan, gençlerle birlikte olmaktan her zaman memnuniyet duyduğunu belirterek ayrımcı dil içermeyen, devamını oku..

30 / 04 / 2025
Kurucu Temsilcisi Yansı Eraslan'ın Salon Dersi

Yansı Eraslan Salon Dersinde Öğrencilerin Sorularını Yanıtladı Özel Ege Lisesi Kurucu Temsilcisi Yansı Eraslan, Özel Ege Lisesi öğrencileriyle salon dersinde bir araya gelerek soruları yanıtladı. Öğrencilerin sorularını alm devamını oku..

17 / 04 / 2025
ÖZEL EGE LİSESİ 22. OKULLAR ARASI MATEMATİK YARIŞMASI SONUÇLARI AÇIKLANDI

13 Nisan 2025 Pazar günü İzmir genelinde gerçekleştirilen "Özel Ege Lisesi 22. Okullar Arası Matematik Yarışması" sonuçları açıklandı. Sınav Sonucunuzu Öğrenmek İçin:  devamını oku..

14 / 03 / 2025
Özel Egeden 56. TÜBİTAK 2204-A Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması İzmir Bölge Sergisinde Üç Birincilik ve Bir İkincilik

Türkiye’deki lise öğrencilerinin bilimsel araştırma yapmalarını teşvik etmek amacıyla düzenlenen 56. TÜBİTAK Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması, öğrencilere bilimsel düşünceyi geliştirme ve projelerini sergileme devamını oku..

04 / 03 / 2025
Kurucu Temsilcisi Yansı Eraslan'ın Salon Dersi

ÖZEL EGEDE SALON DERSİ Özel Ege Lisesi Kurucu Temsilcisi Yansı Eraslan’ın lise öğrencileri ile yaptığı salon dersinde küresel jeopolitik, ekonomik ve sosyolojik gelişmeler ele alındı. Küresel politik gündemlerin yan devamını oku..

ÖZEL EGE'DEN HABERİNİZ OLSUN

#BizÖzelEgeliyiz